Siyaha beyaz, beyaza da siyah diyenlere bak sen!

 Çok önce değil, bir bakmışsınız ki dün… Bilemedin önceki gün, siyaha beyaz diyenler kalkmışlar beyaza siyah demeye başlamışlar. Şöyle de bir kurulmuşlar ki, ilke ve denge idolleri sanırsınız!

Onursuzların onurdan söz etmesine, ilkesizlerin ilkeden bahsetmesine, savaş yanlılarının barış çığırtkanlıklarına da alıştık…

Biz, bu memlekette en tuhafları hep kanıksadık.

İşin uzmanı olmayanların o işle ilgili ahkâm kesmesini, cahillerin hiç bir bilgi sahibi olmadığı konuda kompedan geçinmesini, bilirkişilik taslamasını da kabullendik.

Örneğin…

Eğri ve eğreti duvar ören kişilerin gerçek duvar ustalarının karşısına geçip ustalık taslamaları bu toplumda her zaman kabul görmüş bir trajikomik gerçektir.

Ekonomiden anlamayan, politika bilmeyen… Yolda yürüyemeyen, oturup konuşamayan… Hep bunlar değil midir tepemizde kurulan?

Görgüden ve bilgiden yoksun insanların sözde bizi yönetmesini nasıl kabulleniyorsak, aynı şekilde hayatın bütün alanlarını istila eden cahil güruhu da içimize sindirdik!

Henüz sindiremediklerimiz de vardır, fakat evvelden alıştıklarımız referans olmuştur yeni tezatlara…

 Namussuz, geçer karşınıza namustan söz eder. Ahlâksız, oturur yanınıza ahlâktan dem vurur. Bilgisizler bilge edasıyla bilgiden, ilkesizler ilkeli insan tavırlarıyla ilkeden edebiyatlar parçalar durur huzurunuzda.

Onursuzlar, bıkmadan usanmadan onur öykülerini anlatırken, işinin ehli olmayanlar da sürekli olarak işini övmeye kalkışırken çişini tutamadığını fark edemezler!

Prensip tutturamayanlar da pek sever prensiplerini sürekli tekrarlamayı.

Ve hatta şerefsizlerdir sürekli sürekli şereften inciler dizenler!

Bundan sonra iyi dikkat edin, bu söylediklerimi unutmayın; ne zaman ki biri ya da birileri karşınıza kurulup da defalarca aynı kelimeyi tekrarlıyorsa, bilin ki o kişi bu anlamda bir yokluğu yaşamaktadır!

Son kelâm:

Olmayanlar olmuş gibi, olmuşlar da olmamış gibidir vesselâm!