Haberiniz olmuştur; ilk kafile canlı hayvanlar Macaristan’dan Türkiye’ye giriş yapmıştı yıllar önce…

Şimdi de farklı ülkelerden ölü ve canlı hayvanların akını devam ediyor.

Ölü hayvan nedir?

Ölü hayvan, hayvandır işte… Et, bildiğin et!

Kesimlik hayvanların Kapıkule’den girişi esnasında orada ben de hazır olmak isterdim. Ben yoktum; bizim hayvanlar geçiş törenine katıldı mı, bilmiyorum.

Orada olsaydım, o acıklı manzarayı görseydim… Sınırlarımıza giren hayvanların hayvanlığı ile bizim hayvanların hayvanlığı arasındaki mukayeseyi daha iyi yapma şansı bulabilirdim… Belki!

Neden böyle oldu?

 Türk çiftçisini hazin sona götüren ihanetler şimdi de Türk hayvan yetiştiricilerini kuşattı! 

“Daha ne olsun, zaten hayvancılığımız öldü” demeyin, bekleyin ve görün neler neler olacak!

Türk çiftçisi nasıl bir süreçten geçtiyse, Türk besicileri de aynı süreçten geçiyor… Fakat daha hızlı!

Terör nedeniyle mera alanlarımızın kısıtlanmış olması hayvancılığımızın öleceğinin ilk sinyalleriydi aslında… Bunu görmek ve önlem almak için yalnızca insan olmak yeterliydi.

Gerçeği göremeyen gözler, büyük hatayı algılayamayan beyinler şimdi Türk besicilerinin içinde bulunduğu durumu görüyor, hayvan ithalatının yakın gelecekte ülkeye ne gibi zararlar verebileceğini de çok daha iyi algılıyordur!

İş bitti!

Hayvanlar geldi ve gelmeye devam ediyor.

İthal hayvanların boynuzları bizim hayvanların gözüne girsin!