Tilki yalanarak geçer atın arkasına, at ayağını kaldırır tilki tam yaklaşıp bakarken sallar çifteyi tilki boylu boyuna uzanır yere.

                Tilkinin kurnaz bir hayvan olduğunu herkes bilir. Kurnaz üçkağıtçı, kıytırık adamları görünce hemen onun için tilki gibi adam, tilki gibi kurnaz yakıştırmasını kullanıveririz. Bu yazımızda tilkinin kurnazlığının sonucunun nereye vardığını anlatan bir darb-ı mesel anlatmak istiyorum.

                Kurnaz tilki bir gün köyün kenarına yaklaşır bakar ki tavuklar bir ağacın başına dünüyor. Kendi kendine der ki;

-          Hele bir akşam olsun şu ağaca düneyen horozu yiyim der. Akşam olup gün batınca

tavukların dünedikleri, dut ağacının altına varır;

-          Horoz, in aşağı yoksa postalı çıkarıyorum haaa,

Ama kurnaz tilkinin hesaba katmadığı biri var, evin yavuz iti. İt tilkinin kokusunu alır başlar tilkiyi kovalamaya. Canını zor kurtaran tilki kendini zor atar ormana. O gece aç uyur, sabahı diri tutar, sabah başlar av aramaya, ama nafile, ormanda gezer dolaşır ama yiyecek bir şey bulamaz. Bir ağacın koyu gölgesinde uyumaya çalışır ama açlıktan uyuyamaz. Kafasını kaldırır bakar ki, ormanın ortasında mereda hayvanlar yayılıyor. Koyunu kestirir gözüne varır koyunun yanına;

-          Koyun kardeş der ben seni yemek istiyorum. Koyun bakar tilkiye eyi der ye ama hayatımın son

anında şu çayırda bir oyun oynayım da beni öyle ye der. Koyun başlar oynamaya, tilkinin etrafında birkaç tur döner iyice hızlandıktan sonra kaçıp gider.

Koyun  gözlerinin önünde kaçıp gider, bakar ki keçi yayılıyor merada. Bari şu keçiyi yeyim

der varır keçinin yanına;

-          Keçi kardeş seni yiyeceğim der. Tamam der keçi ye ama şu ormanda benim küçük oğlaklarım

var onları alıp geleyim de onları ye hemi daha taze etleri var. Tamam der tilki kurnaz ya. Keçi gider bir daha dönmez. Allah, Allah der tilki ulan giden gelmiyor nasıl iş der. Bari der şu yayılan eşeği yiyim. Eşeğin yanına varır;

-          Eşek gardaş seni yemek istiyorum. Eşek bakar derki , tilki kardeş der benim en tatlı yerim ....ım

arkaya geç ben yayılayım sende …..mı ye der. Tilki eşeğin arkasına geçince sallar çifteyi, tilki boylu boyuna uzanmış baygın halde yatar yere. Ayıktığında vakit ikinde olmuş, bari der şu atı yiyim. Varır atın yanına, at kardeş seni yiyeceğim, at itibar etmez, tilki ısrar edince, tamam der at babam ölürken bana bir vasiyeti vardı. Vasiyetinide arka ayağıma nala yazdı, hele arkaya geçte şu naldaki yazıyı bir oku bakalım ne yazmış, ndan sonra da beni ye der. Tilki yalanarak geçer atın arkasına, at ayağını kaldırır tilki tam yaklaşıp bakarken sallar çifteyi tilki boylu boyuna uzanır yere. Güneş aşarken ayıkır. Bakar ki deve yayılıyor. Hepisi kaçtı bari şu deveyi yiyim der, varır devenin yanına, Deve kardeş seni yiyeceğim der. Deve;

-          Tamam tilki ama benim en tatlı yerim hörgücüm ben ıhıyım sen sırtıma çık ordan ye karnın

doyana kadar bende yayılayım der. Deve ıhıp tilki hörgücüne çıkınca kalkar köye doğru koşmaya başlar. Köyün itleri takılır devenin peşine, tilki atlasa itler parçalayacak, deve bir punduna getirir atar tilkiyi sırtından, yere düşen tilki başlar koşmaya canını zor kurtarır ala kanlı bir taşın dibine uzanır köyü seyreder başından geçenleri düşünür kendi kendine başlar söylenmeye

Buldun bir koyun

Ye etini doyun

Neyine gerek oyun

Halaymı çekicin …..imin kafası der çalar kafasını taşa

 

Buldun bir keçi

Ye etini dinelsin gıçı

Neyine gerek üçü beşi

Çobanmı olucun ……imin kafası bir daha çalar başını taşa

 

Buldun bir eşek

Ye etini yumşak yumşak

Neyine gerek ………..k

Seyismi olucun …imin kafası çalar başını taşa

 

               Buldun bir at

ye etini yan yat

               Nene gerek kağıt mağıt

               Alimi olucun ….imin kafası

 

               Buldun bir deve

               Ye etini geve geve

               Nere gidiyon eve meve

               Muhtarmı olucun …imin kafası

Şimdi şurda bir avcı olacak, kuyruğundan tutacak şu taşa çala çala parçalayacak seni der demez. Avcı zaten taşın başında tüfeği tilkiye doğrultmuş bekliyormuş, tutar tilkinin kuyruğundan çevirir çevirir sallar uçuruma. Tilki havada giderken hah şimdi buldun belanı diyormuş.

Efendim kenidini tilki gibi uyanık sanan aptallara atfedilir. Noktalamalardan dolayı özür diliyorum.