Prof. Dr. Naci Görür, Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin 2024 yılı faaliyet dönemi 8. Olağan Toplantısı'nda Türkiye'nin deprem haritası hakkında yeni açıklamalarda bulundu. Görür, Antalya'nın deprem riskini vurgulayarak, bölgedeki üç fay zonunu işaret etti ve "Bu fay zonlarının ciddi bir risk oluşturduğunu unutmamak gerekiyor. Bu konuda ihmal gösterenler gerçekleri anlamamış olabilirler. Bu fay hatları aktive olduğunda büyük tehlike doğurabilir" şeklinde uyardı.
Görür'ün öne çıkan açıklamaları şu şekilde:
"Bu konuda uyanık olmalıyız çünkü deprem ciddi bir tehlikedir. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'deki kadar deprem planı bulunmamaktadır. AFAD'da binlerce rapor bulunmasına rağmen, bu raporlar genellikle rafta tozlanıyor ve üzerinde gereken ciddiyetle durulmuyor. Fay olmadığı düşüncesi yanıltıcı olabilir. Kendimizi güvende hissetmek yerine, çağdaş bir yaklaşımla deprem riskine hazırlıklı olmalıyız. Ülkemizin depreme karşı korunması için sorumluluk almalıyız. Gece bir anda uyanıp insanların öldüğü haberini almak hepimizin sorumluluğudur. Hepimiz vatandaşlar olarak ülkemizin geleceğine sahip çıkmalıyız.
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını sürdürebilmesi için deprem riskiyle başa çıkmalıyız. Bu sorunun çözülmemesinin temel nedeni, siyasi iradenin eksikliği ve halkın depreme karşı duyarsızlığıdır. Günlük sorunlarla meşgul olan bir toplum, deprem riskini göz ardı edemez. Bu sorunu çözmek için farkındalık oluşturmalı ve toplumsal bir bilinç oluşturmalıyız."
ANTALYA İÇİN DEPREM RİSKİ UYRISI
Antalya'daki deprem riskine dikkat çeken uzmanlar, bölgede üç fay zonunun önemine vurgu yapıyor. Prof. Dr. Naci Görür, Antalya'nın gelecekteki depremlere karşı dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor. Fethiye-Burdur fay zonu, Beyşehir fay zonu ve Helen-Kıbrıs fay zonu, potansiyel riskler taşıyor. Görür'e göre, bu fay zonlarındaki artan stres, önemli bir tehlike oluşturabilir. Özellikle, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri, Helen-Kıbrıs fay zonunda stres artışına neden olabilir. Bu durum, uzmanların dikkatini çekiyor ve ilgili bölgelerdeki deprem riskini artırıyor. Fay hatlarında biriken stres, belirli bir noktaya ulaştığında deprem riski artar ve doğal bir süreç olarak depremlere yol açabilir.
Deprem direnci yüksek bir kent, deprem geldiğinde minimum hasarla atlatılan bir kent demektir. Örnekler arasında Kaliforniya, Japonya, Tayvan, Endonezya, Şili, Arjantin, Hindistan, Çin, İtalya gibi ülkeler bulunuyor. Bu ülkelerde bile büyük depremler yaşanmasına rağmen, genellikle sınırlı sayıda insan hayatını kaybediyor ve günlük yaşam normal seyrinde devam ediyor. Ancak Türkiye'de deprem yaşandığında ise bütün ülke adeta kabusun içine sürükleniyor. Örneğin, 6 Şubat depremi sonrası insanlar uzun süre acı çekti. Bir kentin depreme dirençli olması, yönetim, halk, altyapı, ekosistem, ekonomi gibi altı temel bileşenin deprem dayanıklı hale getirilmesine bağlıdır. Bu parametrelerin güçlendirilmesiyle birlikte kentler otomatik olarak depreme karşı daha dirençli hale gelir.