2015 seçimleri sonrası hükümet krizinin ardından teknokrat yönetimin etkisiyle ekonomik parametrelerdeki iyileşme dikkat çekti. Serbest piyasa ekonomisinin işleyişinde, hükümet müdahalelerinin azlığı ekonomik toparlanmayı desteklemiş olabilir. 2015 Kasım'da enflasyonun düşük kalması, serbest piyasa koşullarının etkisini gösteriyor. Son dönemde Merkez Bankası'nın yabancı yatırımcılar tarafından tahvillerdeki net satışları ve döviz kredilerindeki artış dikkat çekti.

Ekonomide Serbest Piyasa ve Merkez Bankası'nın Rolü

Ekonomik göstergeler, merkez bankalarının ve hükümetlerin ekonomik yönetimindeki rolünü belirgin bir şekilde ortaya koyar. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından yaşanan hükümet krizi ve ardından gelen 1 Kasım 2015 seçimleri, bu durumu net bir şekilde gözler önüne serdi. Bu dönemde hükümet kurulamayınca ve teknokrat bir yönetim süreci başladı. Bu süreçte, ekonomik parametrelerin iyileşmesi dikkat çekti. Belki de AK Parti’nin yenilenen seçimdeki başarısı, bu durumun etkisiyle açıklanabilir.

Serbest Piyasa ve Ekonomi Yönetiminin Etkileri

Serbest piyasa ekonomisinin işleyişinde, hükümet müdahalelerinin minimal olması beklenir. 2015 yılı itibarıyla serbest piyasanın ön planda olduğu bir dönemde, hükümet müdahaleleri azalmıştı. Bu durum, piyasaların doğal dinamikleriyle iyileşmesini sağlamış olabilir. Kasım 2015'te aylık enflasyon %0,67, yıllık enflasyon ise %8,10 seviyesindeydi. Haziran ayında yıllık enflasyon %8,28 olarak kaydedilmişti. Bu veriler, serbest piyasanın ekonomik iyileşme üzerindeki etkisini gösteriyor. Serbest piyasa koşullarında, ekonomi yönetiminin etkisi minimalize edilirken, müdahaleler yalnızca piyasa bozulmaları durumunda gerçekleşir.

Yabancı Yatırımcılar ve Tahvil Satışları

Son dönemdeki ekonomik gelişmelerde dikkat çeken bir diğer nokta, Merkez Bankası’nın yabancı yatırımcıların tahvillere yönelik net satış verileridir. 19 Temmuz haftasında yabancı yatırımcıların tahvillerdeki net satışları 700 milyon dolara ulaştı. Bu rakam, Naci Ağbal’ın görevden alınmasından bu yana en yüksek yabancı tahvil satışı olarak kaydedildi. Ayrıca, aynı dönemde yabancıların hisse senedi alımlarının 124 milyon dolar olduğu görülüyor. Bu durum, yatırımcıların tahvil ve hisse senedi piyasalarındaki hareketliliğini ve risk algısını yansıtıyor.

Döviz Kredileri ve Merkez Bankası Önlemleri

BDDK verilerine göre, döviz cinsinden ticari kredilerde artış devam ediyor. 19 Temmuz haftasında döviz kredileri 154,5 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası’nın bu artışa karşı aldığı önlemler, döviz kredileri üzerindeki etkilerini gösterecek. Ancak, döviz kredilerinin artışı, piyasada yüksek likiditeye yol açabilir ve bu durumun etkileri yakından izlenmelidir.

Faiz Politikaları ve Ekonomik Etkiler

Merkez Bankası'nın faiz politikaları, ekonomik istikrar açısından kritik öneme sahiptir. Eğer faiz oranları tek seferde yükseltilmiş olsaydı, mevcut ekonomik zorluklar yaşanmayabilirdi. Yüksek faiz oranları, bankaların yarattığı para miktarını etkiler ve mevduat ile kredi çarpanı devreye girer. Ayrıca, merkez bankalarının döviz rezervi biriktirme amacıyla dolar veya altın satın alması, piyasadaki para miktarını artırır. Bu durum, ekonomik istikrarı sağlamak için merkez bankalarının karşılaştığı zorlukları artırır.

Sonuç ve Gelecek Beklentileri

Ekonomik iyileşme süreci, piyasa dinamiklerinin doğal işleyişine bağlıdır. Enflasyon ve döviz kurları üzerindeki kontrolsüz müdahaleler, ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebilir. TÜİK’in verileri manipüle etmesi ve enflasyonu düşük gösterme çabaları, ekonomik yönetimdeki zaafları gözler önüne seriyor. Aşırı likiditenin yönetimi ve yüksek faiz politikaları, ekonomik istikrarı sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak, ekonomik göstergeler ve merkez bankası politikaları, serbest piyasa koşullarında etkili bir şekilde yönetilmelidir. Merkez bankalarının ve ekonomik yöneticilerin, piyasa dinamiklerini ve riskleri göz önünde bulundurarak daha etkili ve öngörülü politikalar geliştirmeleri önemlidir. Bu şekilde, ekonomik istikrar sağlanabilir ve olası krizlerin etkileri azaltılabilir.