Bu hikâye, insanın yetiştiği çevrenin karakterini nasıl şekillendirdiğini anlatır. Sultan, bahçıvanın gözlemleme yeteneği sayesinde hem tayın hem de hindinin öğrenildiğinin kökenini öğrenir. Ancak en büyük gerçeği, kendi geçmişiyle yüzleştiğinde keşfeder. Bahçıvan, sultanın yeteneklerini gözlemleyerek aslında bir aşçının oğlu olduğunu anlar. Hikâye, ortaya çıkan özelliklerin yanı sıra olgunlaşma tarzının da insan üzerinde büyük etkisinin olduğunu vurgular.
Sultanın Bahçıvanla Olan Diyaloğu Nasıl Başladı?
Osmanlı sultanlarından biri, saray bahçesinde dolaşırken bahçıvanına hediye edilen tayın durumunu sordu. Bahçıvan, "Asluhu nesluhu sultanım" diyerek tayın davranışlarından bahsetti. Sultan bu sözün anlamını merak ederek açıklama istedi. Bahçıvan, "Sultanım, asil bir tay sinekleri kuyruğuyla kovalar. Ancak bizim tay, bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla sinekleri kovalıyor" diyerek durumu özetledi.
Bu açıklama üzerine sultan, tayı hediye eden kişiyi çağırtarak durumu öğrenmek istedi. Hediye eden kişi, tayın doğumdan sonra annesini kaybettiğini ve ineğe emzirildiğini belirtti. Böylece, tayın davranışlarının kaynağı ortaya çıktı. Sultan, bahçıvanın bu gözlem yeteneğini takdir ederek "Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!" emrini verdi.
Hediye Edilen Hindi Neden Farklı Davranıyordu?
Bir başka zaman sultana iri ve gösterişli bir hindi hediye edildi. Günler sonra sultan, hindinin durumunu öğrenmek için tekrar bahçıvanın yanına gitti. Bahçıvan yine aynı cevabı verdi: "Asluhu nesluhu sultanım."
Sultan, hindinin farklı bir özelliği olup olmadığını sorduğunda bahçıvan, "Sultanım, asil hindiler öterken kabarır, ibiği masmavi olur ve ardından öter. Ancak bizim hindi, tam öteceği zaman kafasını suya daldırıyor" diyerek gözlemlerini aktardı.
Bu durum karşısında sultan, hindiyi hediye eden kişiyi huzuruna çağırdı. Gelen kişi, hindinin yumurtasının bir ördeğin altına konduğunu ve ördek yavrularıyla birlikte büyüdüğünü söyledi. Böylece hindinin davranışlarının nedeni de anlaşılmış oldu. Sultan yine bahçıvana dönerek "Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!" dedi.
Sultan Kendi Gerçeğiyle Nasıl Yüzleşti?
Günün birinde sultan, bahçıvanın bilgeliğinden etkilenerek kendi hakkında da bir değerlendirme yapmasını istedi. "Bahçıvan efendi, bende de bir sıkıntı var mı?" diye sordu. Bahçıvan yine aynı cevabı verdi: "Asluhu nesluhu sultanım."
Bu yanıt karşısında sultan, annesinin yanına giderek "Anneciğim, bana doğruyu söyle, bende farklı bir durum var mı?" diye sordu. Sultan’ın annesi duraksadı ve zorlanarak gerçeği açıkladı: "Oğlum, baban çok yaşlıydı ve ben henüz 15-16 yaşlarında genç bir kızdım. Gençliğimin duygularına kapıldım ve hata ettim. Sen aslında sarayın aşçısının oğlusun."
Gerçeği öğrenen sultan, tekrar bahçıvanın yanına döndü ve "Ey olayların perde arkasını gören bilge insan, tayın ve hindinin durumunu anladın, peki benim sırrımı nasıl çözdün?" diye sordu. Bahçıvan ise sükûnetle şu yanıtı verdi: "Ey yüce sultan, anlaması en kolay şey buydu. Benim bildiğim sultanlar ödül verirken ‘Verin bir kese altın!’ derler. Siz ise, ‘Verin fazladan bir kap yemek!’ diyorsunuz."
Hikâyeden Çıkan Ders Ne Oldu?
Bu olay, insanın yetiştiği çevrenin ve aldığı eğitimin karakterini nasıl şekillendirdiğini ortaya koydu. Sultanın farkında olmadan sergilediği davranışlar, kökenine dair ipuçları veriyordu.
Bahçıvanın keskin zekâsı ve gözlem yeteneği sayesinde ortaya çıkan bu gerçek, çevrenin ve alışkanlıkların insan üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.