Uzakdoğu'dan yayılan ekonomik kriz Türkiye'yi etkisi altına aldı. Enflasyon rakamları stagflasyonun Türkiye'ye giriş yaptığını gösteriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun geçici etkilerle arttığını belirtse de, kış aylarında daha büyük sorunlar yaşanabileceğini uyarıyor. TÜİK verileri, ENAG ve İTO'nun rakamlarının altında kalırken, kamu zamları enflasyonu artırıyor. Bu süreçte tüketicilerin tasarruf stratejilerini gözden geçirmeleri ve hükümetin doğru adımlar atması gerekir.

Dün, Uzakdoğu’dan yola çıkan ekonomik tsunami, batıya doğru yol aldı ve üzerinde güneş doğan ülkeleri etkiledi, borsalarını tarumar etti. Aynı gün, Türkiye'de açıklanan enflasyon rakamları, stagflasyonun (aynı anda hem yüksek enflasyon hem durgunluk hali) Türkiye ekonomisine muhteşem bir giriş yaptığını gösterdi.

Enflasyon ve Bakan Şimşek'in Açıklamaları


Tam da bu süreçte Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı" dedi ve ekledi: "Önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş daha çok hissedilecek." Ancak, yaz aylarında baz etkisiyle enflasyonun düşeceği beklentisi vardı. Şimşek’e kötü haber şu: “Sen asıl geçici etkileri, kış aylarında göreceksin.”

Kamu Enflasyonu ve TÜİK Verileri


Enflasyona “geçici etki” mazereti üretilirken, yönetimin artık ekonomiyi bu noktadan geri çevirmesi beklenmiyor. Zira zam yaparak enflasyonu çözme cinliğine kendi iktidarları ve seçmenleri de inanmadığı gibi, “daha da düşecek” teranesinin, siyasi yandaşlarını bile sinirlendirdiğini görüyoruz. TÜİK, her zamanki gibi TÜİK’leşti. Hazirandaki %1,64’lük cinliğinden bir miktarını Temmuza aktarsa da, ENAG ve İTO’nun rakamlarının altında kaldı. Ben buna iki sebepten dolayı "Kamu Enflasyonu" diyorum: 1- Kamu zamları enflasyonu şişiriyor, 2- TÜİK, Bakan ve TCMB de, itiraf yerine rakamları kamufle ediyor.

Stagflasyon Nedir?


Stagflasyon, İngilizcede stagnation (durgunluk) ile inflation (enflasyon) kelimelerinin birleşmesinden üretilmiştir. Bu süreçte ekonomi çapraz ateş altındadır. Bir yandan durgunlukla patlayan işsizlik diğer yandan tırmanan fiyatların sosyal dokuyu tahrip ettiği hayat pahalılığı… Şu anda Türkiye bu sürece girdi.

Tüketici Nasıl Korunur?


Hükümetin bir şey yapacağı yoktur. Öncelikle yetkililerin boş vaatlerine bakmayı bırak. Bu süreçte her koyunun kendi bacağından asılacağını bil. Kendine özgü tasarruf stratejisi geliştir. Harcama alışkanlıklarını gözden geçir. İsteklerinle ihtiyaçlarını ayrıştır. Nakit açığından ölmemek için dua et.

Sürdürülebilir Sefalet: Ölen Ölür Kalan Sağlar Bizimdir


Enflasyonu çözemiyorsun bari doğruyu söyle… Şu anda hükümete güvenmese de Mehmet Şimşek’in rasyonele dönme sürecinde başarısına inanan kesimlerin dilinde bu serzeniş var; “anladık işler yolunda gitmiyor, tasarruf yaptırmadılar, vergi paketini budadılar ama bari bize yalan söyleme…”

Bu, yerinde bir uyarı… Zira son ücret ayarlamalarında TÜİK’in pusu rakamlarıyla emekli, dul, yetim, engelli, yaşlı ve en düşük sosyal kesimden esirgenen kaynakların, kamu kesimince adeta israf edilmesi, çok fazla göze batar oldu. Hele ki Diyanet Holding’e bütçenin fütursuzca harcanması…

Öyle ki Cumhurbaşkanı'nın Paris Olimpiyatlarına gitmeyişi dahi, “5 uçak dolusu gösteriş kafilesinin olası masraflarından kurtulduk” diye değerlendirildi. Bu durumda sefaletin giderilmesi bir yana, sürdürülmesi yolunda hata üstüne hatalara tanık oluyoruz. Görünen o ki sefalet derinleşecek.

Milletçe Victor Hugo 'nun sefillerini oynamaya devam edeceğiz.

Victor Hugo; “onlar yardım edilmiş yoksulluk istiyor biz ise giderilmiş yoksulluk” diye bir ayrım yapar. Sahi, bizim iktidar, sosyal gelir gruplarının en alt kesimindeki insanlar yerine varsılları tutan adımları neden atıyor? Zenginden vergi alamıyor ama ekonomiyi krizden yoksulların çıkaracağını sanıyor.

Ekonomide çok zor olan Mahşerin üç atlısı Enflasyon ,Stagflasyon ,resesyon bir arada yaşanıyor. Allah bizleri  Moratoryum ilanından korusun.

Son Söz:Büyük ozan Dadaloğlu'nun ölen ölür(Batan Batar,Kurtulanlar Bizimdir) kalan sağlar bizimdir sözünün yaşanacağı günler yakındır