Boşanmanın sadece şiddet veya aldatma gibi nedenlerle değil, eşitlik ve saygı eksikliği gibi nedenlerle de gerçekleşebileceğini vurguluyor. 20 yıllık bir evlilik deneyimi üzerinden, kadınların kendi kimliklerini koruma ve kişisel sınırlarını savunma hakkını savunuyor. Evlilikte karşılıklı saygı ve anlayışın önemini vurgulayan bu yazı, modern evliliklerde eski kalıplardan uzaklaşılması gerektiğini anlatıyor ve herkesin ilişkilerinde yoldaşlık ve eşitlik arayışını teşvik ediyor.

Boşanmanın Ardındaki Gerçekler: Kişisel Bir Yolculuk 

Boşanma, toplumumuzda genellikle büyük travmaların, şiddetin ya da aldatmanın sonucu olarak kabul edilir. Ancak, boşanma kararı sadece fiziksel zararlar, aldatma ya da maddi sıkıntılar nedeniyle alınmaz. Birçok kadın ve erkek, ilişki içinde kendini kaybettiği, kişisel sınırlarının ihlal edildiği ya da eşit olmayan bir evlilik dinamiği yaşadığı için de bu zor kararı verir. Bu yazı, bir kadının boşanma sürecine ve arkasındaki düşüncelere odaklanarak, evlilik kavramına yeni bir perspektif sunuyor.

20 yıl önce eşinden ayrılmış bir kadın olarak, bu kararın nedenini hâlâ açıklamak zorunda kalan biriyim. Birçok kişi için boşanmanın arkasında şiddet, ihmal ya da aldatma gibi bariz nedenler aranır. Ancak benim durumumda bunların hiçbiri yoktu. Bu yazı, birçok insanın anlamakta zorlandığı bir gerçeği gözler önüne sermek için kaleme alındı: Boşanmak için illa ki fiziksel zarar görmek gerekmez.

Kadın Olmak ve Boşanmak: Toplumsal Baskılar ve Kişisel Özgürlük

Evliliğimde 8 yıl boyunca fark etmediğim bir şey vardı. Annem gibi, hem evin kadını hem de erkeği olmuştum. Bu durum, evliliğin müştereklik ilkesine aykırıydı. Bir evliliğin başarılı olabilmesi için, her iki tarafın da eşit şekilde katkıda bulunması ve birbirine destek olması gerekir. Ancak, eşim bu durumu anlamadı ve yaptığım fedakarlıkları önemsemedi. Eşitlik arayışımdan dolayı evliliğimde saygı kaybı yaşadım ve bu durum, sonunda boşanma kararını getirdi.

Boşanma süreci, kendimi yeniden keşfetmeme ve özgürlüğümü kazanmama neden oldu. Artık bir yere gitmek ya da bir şey almak için kimseden izin istemiyordum. Bu, eşimi rahatsız etti, çünkü onun için evlilikte kadının her konuda izin alması gerekirdi. Ancak, bir kadın eğer her şeyi tek başına yapıyorsa, bu gibi durumlarda da özgür olmalıdır.

Toplumumuzda, evlilikler hâlâ eski kalıplar üzerine kuruluyor ve bu kalıplar nedeniyle birçok ilişki başarısızlıkla sonuçlanıyor. Eşler arasında saygı ve sevgi, evliliğin temel taşıdır. Ancak, yanlış insanla doğru bir yol yürünemez. Bu nedenle, eş seçiminde uyum, paylaşım ve karşılıklı anlayış büyük önem taşır.

Boşanma Kararı: Kolay Bir Karar Değil

Boşanmak için illa ki bir tarafın kötü olması gerekmez. Bazen, sadece farklı insanlar olduğumuzu kabul etmek ve birbirimize saygı duymak gerekir. Boşanmak, birinin suçlu ya da kötü olduğu anlamına gelmez. Sadece iki insanın birbirine uygun olmadığını ve farklı yönlerde geliştiğini gösterir. Bu yazı, evliliğin zorluklarını ve boşanmanın arkasındaki gerçekleri anlatırken, kadınların ve erkeklerin birbirine karşı daha anlayışlı ve saygılı olmasını teşvik ediyor.

  1. yüzyılda yaşıyoruz ve artık kimse kimseye muhtaç değil. Evlilikte eşlerin birbirini sahiplenmek yerine, yoldaş olarak görmesi gerekir. Sevgi, saygı ile gelir ve ancak bu şekilde kalıcı olur. Evlilik, sadece birlikte yürünecek bir yol değil, aynı zamanda birbirine destek olma ve birlikte büyüme yolculuğudur. Herkesin bu yolda saygı ve sevgi dolu bir hayat sürmesini dilerim.
  2. yazan :Gülistan DEMİR