Bugün ülkemizde siyasetçisinden dönmelerine varıncaya kadar Irkçılık diye saldırılan Milliyetçilik konusunu üstat Peyami SAFA’nın kaleminden okuyunuz.

      
        
         İnsanlık tarihinin en amansız mücadele sebebi olan dinî inanç ve itikatlarda alabildiğine bozulmaların, ayrılıkların ve sapmaların yaşandığı,  kardeşlik duygularının çıkar ilişkilerine indirgendiği, küresel emperyalizmin “âşık”ı “mâşuk”a boğazlattığı yeni bir yüzyılın başlangıcındayız.
             Yirmi birinci yüzyılın ilk asrının ilk on yılında insanlık adına karşılaştığımız tek şey, ne acıdır ki ancak ve ancak, kan, göz yaşı ve zulümdür. İnsanlığın hafızası diyebileceğimiz tarihi hadise ve gerçekleri çarpıtarak küresel emperyalizmin emrine sunan, adına “Medya” dediğimiz dedi kodu ve yalan makinası ise işlenen cinayetleri, yapılan katliamları ve zulümleri çarpıtıp değiştirerek insanlığı seyirci durumuna düşürmüştür.

               Hatta denilebilir ki, yapılanlar karşısında insanlığı seyirci saikinde tutmanın çok ötesinde, “Haksızlık karşısında” şeytanlaştıran medya; mermi ve bombalardan önce, kan ve göz yaşlarının müsebbibidir. Dar ağaçsız ve kementsiz, insanlığı ve tek tek insanları “ipe çekmek”te, cellatlık yapmaktadır. “Ak”ı kara, “Kara”yı ak diye kabul ettirebilen, haklıyı haksız duruma sokup kitle psikolojisine hükmetmek suretiyle  sık sık “linç” hareketleri oluşturan bu “Ahir zaman” fitnesini ancak ve ancak yine kendi usul ve metotlarıyla yenmek; insanlara hak ve hakikatin ne olduğunu bu usul ve metotlarla anlatmak gereklidir.
                   Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, Siyonist hayat telakkisinin insanlığa dayattığı iki emperyalist tehditten birisi olan ve ilk sıralarda Türk devlet ve milletinin varlığını tehdit eden Marksizm’e karşı amansız bir mücadele vermiş olan büyük düşünce ve fikir adamımız merhum Peyami SAFA,  bugün yaşıyor olsaydı, “Küresel emperyalizm” diye nitelendirilen kapitalist sömürgeciliğe karşı da aynı amansız mücadelesini sürdürürdü.

              Çünkü, o, enternasyonalizme veya beynenmilelciliğe veyahut da “evrensel”cilik kisvesi altında sunulan her türlü “milletlerarası”cılığa karşı “Millî”ci idi. Engin tarih bilgisi ve şuuruyla, biliyor ve idrak ediyordu ki, insan cemiyetlerinin ulaştığı en mütekâmil şekil ve biçim, ne imparatorluklardır, ne de “ümmet” topluluklarıdır.

              İnsan topluluklarının kemâl derecesine ulaşmış olan en yeni ve en yüksek siyasi şekli, organizasyonu ve düzeni, “Millet”tir. Her şeyi “yok”tan “var” etme kudretine sahip yüce yaratıcı Allah da “evrensel mesaj”ı Kur’an’da, yaratış gayesine ulaşması için en uygun siyasi yapılanmasının millet olduğu gerçeğini beyan buyurmaktadır ve Peyami SAFA da bunun farkındadır.
          Bu sebeple, fakir ve şerefli bir Türk çocuğu olan merhum Peyami SAFA, Marksizm, Sosyalizm, Kapitalizm veya diger iktisadi ve siyasi fikir ve düşünce akımlarına karşı Türk Milliyetçiliği düşünce ve fikrini çok sağlam ilmî, aklî ve mantıkî postülatlar üzerine oturtarak savunmuş; onu muarızları karşısında adeta “kale”leştirmiştir.
                     Bundan dolayıdır ki, onun düşünce, fikir ve edebiyat dünyamıza emanet ettiği yüzlerce ciltlik eseri ve bu eserlerde yer alan “kale burçları”nı ortadan kaldırmak için “dün”ün Marksistleri gibi bugünün küresel emperyalist uşakları da Peyami SAFA adına ve eserlerine “karartma” uygulamak suretiyle onu unutturmaya ve hayatımızdan çıkarmaya çalışmaktadırlar.
               Ne acıdır ki, 1961 yılının 16 Aralık’ında kaybettiğimiz büyük fikir, düşünce ve edebiyat insanımız Peyami SAFA, hafızalarının inşâsında büyük payı bulunduğu Türk Milliyetçileri tarafından da unutulmaya başlanmıştır.
2007 yılının ilk ayında, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hırant Dink’in öldürülmesini bahane ederek önce milliyetçiliğe, sonra da Türk Milliyetçilerine ve Türk Milletine saldırmaya başlamış olan ve kendilerini “küreselci, liberal, batıcı, AB’ci ve ABD’ci” sayan azınlık mensuplarıyla yine kendilerini “Dinci, İslâmcı, diyalogcu ve hoşgörücü” ilan eden iki uğursuz “ticarî” çevreye karşı, merhum Peyami SAFA’nın “Milliyetçilik” konusundaki ilmî ve fikri mütâlaalarını yeniden kamunun bilgisine sunmaktan geri kalamazdık.

        Hele de, henüz fikir ve düşünce yapıları gelişmemiş Türk çocuklarının içine itildikleri ve itilecekleri siyasi belirsizlik ve kimlik bunalımı karşısında hiç susamazdık.
Bütün bu düşünce ve telakkilerle, ölümünden hemen sonra “Bâbıâli Yayınevi” tarafından “Büyük Fikir Cereyanları” başlığı altında “Nasyonalizm/Milliyetçilik” adıyla yayınlanmış olan, cismi küçük fakat muhtevası itibariyle muazzam büyüklüğe sahip bu en son kitabında yer alan makalelerini sizlere, ön sözüyle birlikte tefrika halinde yeniden  sunmak istedik.
            1950’li yılların günümüze göre çok daha zengin ve renkli dil yapısıyla yazılmış olmasına karşı, bugünün “arılaştırılıp” buruşturularak fakirleştirilmiş Türkçe’siyle anlaşılması zor olacağı düşüncesiyle, mümkün olduğunca “sadeleştirme” yapmak ve günümüz Türkçe’sine uydurmak suretiyle yayınlamaya çalıştık. Henüz işe başlarken, olacak olan eksik ve hatalarımız için, okuyucularımızdan özür dileriz.