Kız neşesi deyimini daha önce duymuş muydunuz bilmiyorum ancak ben kızlarım olunca duydum ama duymanın ötesinde hissettim. O gün bugündür de hayatımın ana belirleyicisi oldu bu kavram.

Yazar BUKET UZUNER tarafından kullanılan ve yaygınlaştırılan “Kız Neşesi”, insan uygarlığının ana gücü, temel enerji kaynağı. İşte o yüzden de kadınlar bu kadar çok ve sistematik olarak yok sayılmaya, zulme, tacize rağmen silinmemiş dünyadan.

“…Kız Neşesi hepimizin iyi bildiği, varlığını hemen tanıdığımız, en karanlık ve umutsuz zamanlarda ışığını görünce yüzümüzün aydınlandığı, dertlere deva, açlara aş, hastalara şifa, evin, ocağın, hayatın devamlılığı ve bereketini sağlayan enerji kaynağının adıdır. İnsanlığın her çağında yaşanmış ve hiçbirini kadınların başlatıp devam ettirmediği bütün savaşlar, yıkımlar, salgın hastalıklar, afetlerden sonra ortaya çıkan yokluklar, kıtlıklar, yangınlar, acılar, açlıklar, hastalıklar ve felaketlerden sonra ateşi yakan, etrafına çocukları ve yaşlıları toplayan, gerekirse taş kaynatıp sıcak çorbaymış gibi içiren, otlardan lapa yapıp yaraları saran, ninni, hikâye, şarkı ve türküyle ruhları sarmalayan kadınların hayatı daima yeniden kurma ve sürdürülebilir kılma güçlerinin adı “Kız Neşesi”dir. Kadın dayanışması da (İmeceyi kadınlar icat etmiştir) önemli bir iletişim ağıdır… “ diyor BUKET UZUNER .

Çocuklarına karşı oldukça mesafeli, oldukça disiplinli çoğunlukla mesaisini dışarıda geçiren bir baba, çocukluğu büyük sıkıntılarla ve göçlerle geçmiş hayatını sadece evinin geçimine adamış bir anne ve iki erkek kardeş ile büyüdüğüm benim evimde kız neşesini tanımak pek mümkün olmamıştı. Ta ki ilk kızım Elis doğana kadar. İkinci kızım Lane de doğduktan sonra evde şenlik olması için o günün bayram ya da festival olmasına gerek kalmıyor !

Kızlık dönemi genellikle yetişkinliğin karmaşıklığından önce gelen basit bir masumiyet dönemi olarak idealize edilse de, gerçekte ve özellikle bizim gibi ortadoğu kıyısındaki coğrafyalarda çok daha karmaşık bir gerçeği ortaya koyuyor. Bu coğrafyada çoğu kız için çocukluk, etraflarındaki yetişkinler tarafından küçümsendiği ve güçsüzleştirildiği duygusunu ilk kez geliştirdikleri dönemdir. Feminist, yetişkin aktivist inisiyatifleri için kadınların güçlendirilmesiyle ilgili olarak yaratılan "benim bedenim, benim seçimim" veya "eşit işe eşit ücret" gibi popüler sloganların aksine, “kız neşesi” doğrudan çocukluğa hitap ediyor. Bu ifadeyi kullanmak, yetişkinlerin çocukluk sonrası deneyimlerini gençlerinin deneyimleriyle ilişkilendirmelerinin ve hatta kendilerinin veya başkalarının kız olarak reddedildiğini hissettikleri neşeyi geri kazanmalarının bir yoludur.

Erkeklerin kız neşesini tanıması ve onu deneyimlemesi için evli veya kız çocuğu sahibi olmalarına gerek yok. Biz erkekler ortaya çıkmasına “tahammül edebildiğimiz” sürece bu neşeyi deneyimleyebiliriz.

Dinden ve mitolojiden hatırlayacak olursak Adem ilk fırsat bulduğunda suçu bir kadına yüklemişti:)