Türkiye ekonomisi son dönemde karmaşık bir süreçten geçiyor. Merkez Bankası'nın son bir ayda 41 milyar dolar rezerv artışı dikkat çekici, ancak bu artışın kaynağı belirsiz. Yabancı yatırımcıların yüksek faiz getirisi için döviz getirerek yaptığı carry trade işlemleri, bu rezerv artışının ana sebebi olabilir. Ancak, carry trade yüksek risk taşır ve yatırımcılar hızla ülkeden çıkarsa döviz kurunda ani ve büyük dalgalanmalar yaşanabilir. Bu durum, ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebilir.
Türkiye ekonomisi son dönemde karmaşık ve belirsiz bir süreçten geçiyor. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, Merkez Bankası'nın rezerv yönetimi ve yabancı yatırımcıların hareketleri, ekonomik istikrar üzerinde büyük bir etkiye sahip. Özellikle son bir ayda Merkez Bankası'nın 41 milyar dolar rezerv artışı, dikkat çekici bir gelişme olarak öne çıkıyor. Ancak, bu rezerv artışının arkasındaki gerçek sebepler ve potansiyel riskler, daha derinlemesine incelenmeyi gerektiriyor.
MERKEZ BANKASI REZERV ARTIŞI VE ÖNCESİNDEKİ DURUM
Merkez Bankası'nın verilerine göre, son bir ayda 41 milyar dolar gibi önemli bir rezerv artışı yaşandı. Bu durum, döviz piyasalarında önemli bir hareketlenmeye işaret ediyor. Ancak, bu kadar büyük bir rezerv artışının kaynağı ve sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri bulunuyor. Seçim öncesinde kuru baskılamak için rezervlerin kullanılması, şimdi ise bu rezervlerin nasıl yeniden toparlandığı, ekonomik gözlemcilerin dikkatini çekiyor.
Merkez Bankası'nın verilerine göre ülkeye giren yabancı para miktarı 2,5 milyar doları geçmiyor. Yerlilerin döviz bozdurma işlemlerinin de haftalık 2-3 milyar dolar olduğu düşünülürse, bu rakamlar toplamda 12,5 milyar dolar yapar. Ancak, 41 milyar dolarlık rezerv artışına ulaşmak için hala 28,5 milyar dolarlık bir fark bulunuyor. Bu durumda, Merkez Bankası'nın bu farkı nasıl kapattığı sorusu gündeme geliyor.
CARRRY TRADE VE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Bu paranın kaynağının carry trade işlemleri olduğu düşünülüyor. Carry trade, yatırımcıların düşük faizli ülkelerden borç alarak yüksek faizli ülkelere yatırım yapması olarak tanımlanabilir. Türkiye, yüksek faiz oranları nedeniyle bu tür işlemler için cazip bir hedef haline gelmiş durumda. Yabancı yatırımcılar, Türkiye'ye yüksek faiz getirisi beklentisiyle döviz getirerek yatırım yapıyorlar. Bu yatırımcılar, kurun stabil kalacağı varsayımıyla hareket ediyorlar.
Örneğin, bir yabancı yatırımcı Türkiye'ye 100 bin dolar getirip bu parayı %55 faiz oranıyla yatırdığında, aylık yaklaşık %5 getiri elde ediyor. 3,2 milyon TL'ye denk gelen bu yatırım, bir ay sonunda 3,35 milyon TL oluyor. Kur stabil kalırsa, yatırımcı 100 bin dolar üzerinden %5 getiri elde etmiş oluyor. Ancak, kurda büyük bir dalgalanma yaşanırsa, bu yatırımcılar hızla ülkeden çıkabilir ve bu durum kurda ani ve büyük bir yükselişe neden olabilir.
CARRY TRADE'NİN RİSKLERİ VE POTANSİYEL TEHLİKELERİ
Carry trade işlemleri kısa vadede döviz girişini artırarak rezervlerin artmasına katkıda bulunabilir. Ancak, bu tür işlemler son derece risklidir. Yüksek faiz ödemeleri sürdürülemez hale geldiğinde, yatırımcılar hızla ülkeden çıkmaya başlar. Bu durum, döviz kurunda ani ve büyük dalgalanmalara yol açar. 2018 yılında yaşanan ekonomik kriz, carry trade işlemlerinin sonuçlarını çarpıcı bir şekilde göstermiştir. O dönemde kur 3,5 seviyelerinden 7,10 seviyelerine kadar yükselmişti.
Günümüzde de benzer bir senaryo yaşanabilir. Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu ve kurun adil değerde olmaması, bu tür işlemlerden kaynaklanabilecek riskleri artırıyor. Eğer carry trade süreci iyi yönetilmezse, kurda ciddi bir patlama yaşanabilir. Bu durum, ekonomiyi olumsuz etkileyebilir ve halkın refah seviyesini düşürebilir.
ŞİRKETLERİN DÖVİZ KREDİLERİ VE EKONOMİK BASKILAR
Carry trade işlemlerinin yanında, şirketlere verilen döviz kredileri de ekonomik riskleri artırıyor. Döviz cinsinden borçlanan şirketler, kurdaki dalgalanmalar nedeniyle ciddi finansal baskılar altında kalabilir. Döviz kurunun ani yükselişi, borç yükünü artırarak şirketlerin iflasına yol açabilir. Bu durum, genel ekonomik istikrarı tehdit eder ve işsizlik oranlarının artmasına neden olabilir.
SONUÇ VE ÖNGÖRÜLER
Türkiye ekonomisinin mevcut durumu, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve carry trade işlemleri gibi faktörler göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde kurun 60+ seviyelere çıkma ihtimali bulunmaktadır. Ekonomik politikaların dikkatli ve özenli bir şekilde yönetilmesi, bu tür risklerin minimize edilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye'nin ekonomik istikrarını sağlamak için eğitimli ve bilinçli bireylerin yetiştirilmesi, adalet sisteminin güçlendirilmesi ve ekonomik reformların uygulanması gerekmektedir. Ülkemizin geleceği için daha aydınlık ve güzel günlerde görüşmek dileğiyle.
Unutmayın, bu metin yatırım tavsiyesi değildir, kişisel görüşlerimi içermektedir.
SON SÖZ :Başkasının atına binmektense yayan yürümek daha iyidir.