"Kibar Feyzo"yu Hatay'ın Harran Köyü'nde çektik. Suriye sınırında bir köydü. Ağustos sıcağıydı. Çekimler sırasında Kemal'in (Kemal Sunal) başına güneş geçti. Bunun üzerine Atıf Abi (Atıf Yılmaz) bir gün mola verdi. Köyün ağası o gün hepimizi evine davet etti. Ben, Adile Abla (Adile Naşit), Şener (Şener Şen) ve Ayşen Gruda, ağanın evine gittik. Kamelyalı bahçede ağayı beklemeye başladık. Biraz sonra kapı açıldı. İçeriye beyaz takım elbiseli, sarı saçlı mavi gözlü biri girdi. Ağaymış. Tabii bizim kafamızdaki "ağa" tfigürü oi değildi. Adile Abla'yı kolumla dürttüm. "Dikkatli ol, Atatürk geldi" dedim. Adile Abla sinirlendi. "Atatürk dünyaya bir kere geldi, bir daha gelmez" dedi..
Ağa bana, "Sen bu tiple nasıl artist oldun?" diye sordu. "İlkokul öğretmenim beni bir piyeste oynattı. Köylerin meydanlarında, okulların spor salonlarında oynadım. Eşek sırtında dekor taşıdım. Alkışı, kahkahayı, gözyaşını gördüm. O gün karar verdim. Bu işin üniversitesi varsa okuyacağım dedim, sonra konservatuvarı kazandım," deyince ağa sözümü kesti: "Bu konservatuvar, liseden büyük müdür?" diye sordu. "Evet" dedim. Ağa sinirlendi. "Çık dışarı! Koskoca üniversiteye gitmişsin, büyük insan olacağına artist olmuşsun" dedi..
(İLYAS SALMAN) Umut Çaykıran. Tıbbiyeli Hikmet Tarih.
İnsan karıştırıyor bazan; ölmek mi yaşamak, yoksa yaşamak mı ölmek ?
yazan :Hasan Hüseyin KORKMAZGİL