TEZKEREYİ HATIRLAMAK

Abone Ol

ABD ikinci körfez savaşından önce kamuoyu oluşturmak ve devletlerden destek sağlamak için çalışmalara başlamıştı bu olaylarla bağlantılı olarak başkan yardımcısı Cheney Saddam rejimini devirmeye kararlı olduklarını söylüyor bu konuda Türkiye’den destek istiyordu.

Sayın Ecevit Irak konusunda her zaman Amerika’ya problem çıkaran bir başbakandı. Ayrıca ABD açısından Türk Silahlı Kuvvetlerinin duruşu da çok önemli idi. ABD askerlerinin 1991 yılında Kuzey Irak’ta PKK’ya yardım etmeleri 1992 yılında Muavenet Muhribinin yapılan bir tatbikatta Amerikalılar tarafından vurulması, Orgeneral Eşref Bitlis olayının kaza mı, suikast mı şüphesi Türk ordusunun soğuk durmasının sebepleri idi. Ayrıca MGK genel sekreteri Tuncer Kılınç’ın İstanbul da harp akademilerinde yaptığı bir konuşmada “Türkiye’nin gerekirse Rusya ve İran’la yeni arayışlara girebileceği” şeklindeki konuşması ABD ‘de şu görüşün açık açık tartışılmasına yol açtı. “Türkiye’de yeni bir hükümet yeni bir genelkurmay başkanı olmaz ise Irak konusunda Ankara desteğini unutmak lazım.” Ve yeni bir yerlerde düğmeye basıldı başbakanın önüne yazar kasalar fırlatıldı, bütün televizyon kanalları haberlerde çöpten topladıklarını yiyerek yaşamaya çalışan insanları ekranlara taşıdılar ve hükümeti yıktılar yeni bir hükümet geldi.Yeni hükümete de teskere adı altında ABD istekleri dayatıldı gerçekte bu teskerede neler vardı ?

Başlıca 4 ana başlık altında talepler toplanmıştı:

  1. Türkiye’nin ABD kara kuvvetlerinin Irak girişini sağlayacak ikinci cepheyi açması.
  2. 80 bin civarında ABD askerinin ve 250 savaş uçağının Türkiye de konuşlanmasına izin verilmesi ve konuşlanacağı yerlerin bir an önce tespit edilmesi.
  3. İkinci cepheye yönelik olarak Türkiye’deki bazı havaalanı ve limanların ABD ve koalisyon güçlerinin kullanımına açılması.
  4. Söz konusu hava alanı ve limanların operasyon açısından modernizasyonunun yapılması için incelemelere başlanması.

Muhafazakâr kesimlerin desteği ile iktidar olmuş hükümet tam iki arada bir derede kalmıştı ve bazı manevi merkezlerden şöyle sinyaller geldiği söyleniyordu.

“Tarihte gerektiği zaman biz Türkler diğer Müslümanlarla savaşmışızdır. Tarih kitaplarına baktığımızda bunun örneklerini görürüz ama hiçbir zaman Hıristiyanlarla birleşip Müslümanlara karşı bir savaşın içine girmedik. Irak savaşında ABD ye vereceğiniz destek; Hıristiyanlarla birleşip Müslümanlara savaş açmak ve Hıristiyan savaşının kendi din kardeşlerimize karşı yapmak manasına gelir bunu yapan İslam tarihinde kara bir leke olarak anılır.” verilen buna benzer mesajlarla ABD ye karşı verilmiş sözlerin arasında kalınmıştı.

MGK toplantısında bu konunun görüşülmesi ve ikinci cephenin açılması ile ilgili yakılacak yeşil ışığa umut bağlanmıştı sorumluluk başka kurumlara atılacaktı.

Ama askerlerde tedirginlik vardı. ABD Kürt gruplara uçaksavar dağıtma konusunda ısrar ediyordu bu uçaksavarlar kimin uçağına karşı kullanılacaktı. Saddam zaten uçaklarını kaldıramıyordu ABD uçaklarına karşıda kullanamayacağına göre Türk uçaklarına karşı silah dağıtmak neyin nesiydi.

Ayrıca Türkiye’de kalacak ABD askerlerinin ne zaman Türkiye’yi de terk edeceği belirtilmemişti. Açıkçası Güneydoğu Anadolu’da büyük bir alan etrafı çitlerle çevrilmiş yasak bölge ilan edilmiş. ABD toprağı haline getirilmiş ve işgalin ne zaman kalkacağı belirsizdi.

Bu tür faktörlerin tereddütleriyle meclise gelen tezkere 250 red oyuna karşılık 264 kabul oyu iye kabul edildiği açıklanmıştı ancak CHP’nin olayı iyi yorumlaması sonucu itiraz edildi. Anayasanın 96 ve meclis iç tüzüğünün 146 maddesi meclis kararının katılanların salt çoğunluğu ile alınabileceğini söylüyordu 533 milletvekilinin katıldığı oylamada salt çoğunluk 267 idi evet oyları 264 de kalmıştı. Ana muhalefetin basiretli tutumu sayesinde Türkiye büyük bir beladan kurtulmuştu.

Acaba teskere kabul edilseydi ne olurdu. ABD’den milyar dolarlar yavaş yavaş Türkiye’ye akmaya başlardı. Süleymaniye başkanı diye bir olay olmaz askerlerimizin başına çuval geçmezdi Kuzey Irak’ta çok daha fala söz sahibi olurduk

Buna karşılık Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunun büyük bir kısmı ABD bayrağı altında girilmez bölge olurdu. Beklide Suriye ve İran’a yönelik operasyonlar çoktan başlamış olurdu ev ABD ve Yahudiler için Müslüman kardeşlerimizle savaşıyor olurduk.

5 Eylül Salı günü yapılacak olan Lübnan’a Asker gönderme oylamasında 2. Teskere oylaması gibi önem taşımaktadır.

Faydalanılan kaynak

Çuvallayan ittifak

Turan Yavuz