"Neyzen Tevfik’in Hiçlik Makamı: Edebiyat ve Müzikte Manevi Yolculuk"

Neyzen Tevfik, Türk edebiyatı ve müziğinin önde gelen isimlerinden biridir. Hayatı boyunca dünya malına tamah etmemiş, mütevazı bir yaşam sürmüştür. Şiirlerinde sıkça işlediği "hiçlik" teması, onun dünya malına ilgisizliğini ve manevi değerlere olan bağlılığını yansıtır. Neyzen Tevfik, “Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan yine aynı götle oturacaksın” diyerek insanların hırslarını eleştirmiştir. 1953'te vefat ettiğinde, onu uğurlamak için binlerce insan bir araya gelmiştir.

Abone Ol


Hiçlik Makamı: Neyzen Tevfik’in Mütevazı Hayatı ve Felsefesi

Neyzen Tevfik, Türk edebiyatının ve müziğinin unutulmaz simalarından biridir. Onun hayatı, mütevazılığı ve dünya malına olan ilgisizliğiyle örnek teşkil eder. Neyzen Tevfik’in yaşamı, felsefesi ve sanatı üzerine kaleme aldığımız bu makale, onun "hiçlik" makamını ve toplumdaki yerini anlatmayı amaçlamaktadır.

Neyzen Tevfik Kimdir?


Neyzen Tevfik, 24 Mart 1879 tarihinde Bodrum’da doğdu. Küçük yaşlarda ney üflemeye ve şiir yazmaya başladı. Eğitimini tamamlamak için İstanbul’a geldiğinde, dönemin önemli ilim ve sanat merkezlerinde kendini geliştirdi. Ancak hiçbir zaman maddi zenginliğe önem vermedi, manevi zenginlik onun için daha kıymetliydi.

Dünya Malına Tamah Etmeyen Bir Ruh


Neyzen Tevfik’in dünya malına zerre tamahı yoktu. Bir gün Hocapaşa Camii’nin tabutluğuna gidip bir tabutun içine girer, kapağını üzerine örter ve uyur. Bu davranışı, onun dünyaya ve maddi değerlere ne kadar yabancı olduğunun bir göstergesidir. Neyzen Tevfik, “Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan yine aynı götle oturacaksın” diyerek, insanların hırslarına ve maddiyatın geçiciliğine dikkat çekmiştir.

Hiçlik Felsefesi ve Şiirleri


Neyzen Tevfik’in şiirlerinde sıkça rastlanan bir tema, hiçliktir. İlk çıkardığı şiir kitabına “Hiç” adını vermiştir. Geçmiş günlere yananlara şöyle seslenir:
“Geçen gençlik günlerine yanmayan
Yok gibidir bense bakar geçerim.
Yoku vara varı hiçe gömerek
Her solukta bir gam yakar geçerim.”

Bu dizeler, onun hiçlik felsefesini ve dünya malına olan ilgisizliğini en iyi şekilde özetler.

Bir Memuriyeti Reddetmek


Neyzen Tevfik, kendisine memuriyet teklif eden Talat Paşa’ya memur olunca sonunda ne olacağım diye sorar. Talat Paşa, memuriyet silsilelerini saydıktan sonra en son kademeye gelir ve “Hiç” der. Neyzen Tevfik ise, “İşte ben bugün de hiçim!” diyerek, makam ve mevkilerin geçiciliğine vurgu yapar.

Akıl Hastanesinde Bir Neyzen


1940’lı yıllarda Bakırköy Akıl Hastanesi’nde 21 numaralı koğuş Neyzen Tevfik’e ayrılır. Ünlü sinir uzmanı Mazhar Osman, hem doktoru hem de dostudur. Neyzen Tevfik, istediği zaman hastaneye gider, kalır ve canı istediğinde çıkar. Bu dönemde de ney üflemeye ve şiir yazmaya devam eder.

Mevlevilik ve Bektaşilik


Neyzen Tevfik, gençliğinde hem Mevlevi hem de Bektaşi dergahlarında kalmış ve pek çok kişiden feyz almıştır. Ancak hiçbir tarikata bağlı kalmamıştır. İstanbul’a medrese eğitimi için geldiği yıllarda, sarık ve cübbe taşımadığı için medreseden; namaz kılmadığı ve abdest almadığı için de Mevlevihaneden kovulur.

Toplumsal Eleştiriler ve Mizah


Neyzen Tevfik, toplumsal eleştirilerini mizahi bir dille yapmaktan çekinmezdi. Savaş vurguncularını eleştirirken, “Tonla parası var… Herifin bir eli yağda bir eli balda… Nereye gitse hemen yol açıyorlar!” şeklindeki dedikodulara, “Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar…” cevabını verir. Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemde, Neyzen’e “Neyzen çalarken mi neşelenirsin yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?” diye sorulduğunda, “Maliye Vekili değilim ki çalarken zevk alayım” diyerek, mizahi bir dille yanıt verir.

Jübilesinde Bile Mütevazı


1952 yılında Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesinin yapılacağı gün, bir arkadaşına telefon açar ve kendisine bir takım elbise göndermesini ister. Jübile bitince, sahnenin arkasında o elbiseyi çıkartıp oradaki garsonlara verir ve eski elbiselerini giyer. “Bana vereceğiniz parayı da yoksullara dağıtın” der. Bu davranışı, onun dünya malına olan ilgisizliğini bir kez daha gözler önüne serer.

Son Nefes ve Büyük Uğurlama


28 Ocak 1953 tarihinde, Neyzen Tevfik son nefesini verir. O “hiç”i uğurlamak için binlerce insan Barbaros Bulvarı’na akın eder. En yüksek derecede devlet memurlarından kılıklarına çeki düzen vermeye çalışan sarhoşlara, üniversite profesörlerinden sokak dilencilerine kadar binlerce insan, Hiçlik mertebesine erişmiş Neyzen Tevfik’i “hep” birlikte uğurlarlar.

Neyzen Tevfik, mütevazı yaşamı, dünya malına olan ilgisizliği ve felsefesiyle Türk edebiyatında ve müziğinde unutulmaz bir iz bırakmıştır. Onun hayatı, dünya malının geçiciliğini ve manevi zenginliğin önemini bizlere hatırlatır.

Neyzen Tevfik, hiçlik makamında yaşamış ve bu makamda hayata veda etmiştir.