İstanbul’da “Namaz Kılmayan Öldürülebilir” Sözüne Ceza Çıkmadı
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, din adamlarının "namaz kılmayan öldürülebilir" ve "oruç tutmayan sopalanabilir" yönündeki açıklamaları üzerine yürütülen soruşturmada “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. İlahiyatçı Ebubekir Sifil ve imam Halil Konakcı’nın bu sözleri, toplumda büyük bir tartışma yaratırken, savcılık, açıklamaların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu içermediğine kanaat getirdi.
Tartışmaların Odağındaki İsimler: Sifil ve Konakcı
İlahiyatçı Ebubekir Sifil, katıldığı bir programda namazın dinen zorunlu olduğuna vurgu yaparak, namazı keyfi olarak aksatanların cezalandırılabileceğini ve devam edilirse “taziren öldürülebileceğini” söyledi. Sifil’in “Namaz kılmayan birine uyarılar yapılır, ceza verilir, gerekirse dövülür ve en sonunda öldürme cezası uygulanabilir” şeklindeki sözleri kamuoyunda şok etkisi yarattı. Aynı zamanda İstanbul Pendik Uluçınar Camisi imamı Halil Konakcı da “Namaz kılmayanın cezası var, oruç tutmayanın sopalanabileceğini” belirterek dinde zorlayıcı cezaların bulunduğunu ifade etti.
Bu açıklamaların ardından Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları ile bireysel başvuruda bulunan avukatlar Nazan Bozkurt, Saim Rüştü Anlatıcı, Seda Baydere ve Tülay Bekar, Türk Ceza Kanunu'nun "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçunu düzenleyen 216. maddesi kapsamında suç duyurusunda bulundu.
Savcılık, “Kovuşturmaya Yer Olmadığı” Kararı Verdi
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, açılan soruşturma sonucunda Sifil ve Konakcı’nın ifadelerini değerlendirerek “kovuşturma yapılmasına yer olmadığı” kararını açıkladı. Kararda, konuşmaların bir bütün olarak incelendiği ve suç unsuru oluşmadığı ifade edildi. Başsavcılık, soruşturmada kullanılan deliller ışığında konuşmaların “tahrik veya alçaltma kastı taşımadığı” sonucuna vardı. Özellikle Halil Konakcı’nın ifadesinde, Twitter hesabında paylaşılan sözlerin bir kitaptan alıntılandığını belirttiği ve kitleleri hedef almadığını beyan ettiği yer aldı.
Savcılık ayrıca, soruşturmanın 216. madde kapsamında değerlendirildiğini ve konuşmalarda “maddi ve manevi unsurların oluşmadığını” vurguladı. Bu gerekçelerle Sifil ve Konakcı hakkında kovuşturma yapılmasına gerek duyulmadı.
İmam Halil Konakcı’nın Tepki Çeken Açıklamaları
Cumhuriyet ve laiklik karşıtı söylemleriyle gündeme gelen Halil Konakcı, daha önce de benzer açıklamalar yaparak tartışmaların odağında yer aldı. Özellikle kadınların tesettüre uyma zorunluluğuna dair katı ifadeler kullanan ve dini kurallara uymayanlar için cezalandırma gerektiğini savunan açıklamalarıyla kamuoyunda eleştirildi. Bu tür söylemler üzerine Konakcı hakkında birçok soruşturma açıldı ancak şimdiye kadar herhangi bir cezai yaptırımla karşılaşmadı. Kamuoyunda ise bu tür açıklamaların cezasız kalması, toplumda laiklik karşıtı söylemlere cesaret verici bir zemin oluşturacağı gerekçesiyle tepki topluyor.
Sözlerin Toplum Üzerindeki Etkisi ve Uzman Görüşleri
Sifil ve Konakcı’nın açıklamaları halk arasında kaygı uyandırırken, laiklik yanlısı kesimler bu tür söylemlerin toplumda kutuplaşmayı artırdığı görüşünde. Din ve vicdan özgürlüğünü koruyan Anayasa’nın ihlal edildiğini düşünen hukukçular, dini kuralların cezalandırıcı bir şekilde sunulmasının, kamusal alanda laiklik ilkesine aykırı olduğu görüşünde. Ayrıca, uzmanlar bu tür açıklamaların özellikle genç kesimler üzerinde olumsuz bir etki bırakabileceği ve toplumsal hoşgörüyü zedeleyebileceğine dikkat çekiyor.
Anayasa hukukçusu ve siyaset bilimciler, din adamlarının bu tür söylemlerinin yasalar nezdinde cezasız kalmasının, benzer görüşlerin yayılmasına ve toplumsal barışa tehdit oluşturabileceğine dair uyarılarda bulunuyor. “Laiklik ilkesinin korunması ve özgürlüklerin güvence altına alınması, kamusal alanda din baskısının önlenmesi adına önem taşıyor,” diyen hukukçular, bu tür söylemlere karşı daha titiz yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini savunuyor.
Laiklik ve Din Özgürlüğü Tartışmaları
Türkiye gibi laik bir devlet yapısına sahip ülkelerde, din özgürlüğü ve devletin dini kurallara müdahale sınırları sürekli tartışma konusu oluyor. Din adamlarının toplum üzerinde dini kuralları dayatmaya yönelik sözleri, bireysel hak ve özgürlüklere aykırı bulunuyor. Ayrıca bu tür açıklamaların sosyal medya üzerinden hızlı bir şekilde yayılması, toplumda dini baskı ve otoriterliğin artabileceği endişelerine yol açıyor.
Toplumda farklı din ve inançlara mensup bireylerin bir arada yaşama zorunluluğu ve laiklik ilkesine vurgu yapan uzmanlar, bireylerin özgür iradelerine saygı gösterilmesi gerektiğini ve din özgürlüğünün bireyin tercihine bırakılması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’de laiklik ilkesinin anayasal bir güvence sağladığını hatırlatan uzmanlar, bu tür açıklamaların toplumsal çatışmaları artırabileceğini ve hukukun önleyici rolünün önemini vurguluyor.
Toplumda Tartışma Bitmiyor: “Bu Karar Yeni Sorunları Beraberinde Getirebilir”
Savcılığın, Sifil ve Konakcı hakkındaki kovuşturma yapılmaması kararı, hukuk çevrelerinde ve sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Özellikle laiklik yanlıları, bu tür sözlerin cezasız kalmasının benzer açıklamaların önünü açabileceğini ve toplumda laiklik ilkesine aykırı söylemlerin yaygınlaşabileceğini ifade ediyor. Özgürlükler ve laiklik arasında dengeli bir toplum yapısının korunmasının önemine dikkat çekilirken, halk arasında hukuki düzenlemelerin daha hassas yapılması gerektiği yönünde talepler yükseliyor.