Kurban, Arapçada maddi ve manevi her türlü yakınlığı ifade eden derin bir kavramdır. Allah’a yaklaşmayı ve Allah’a yakınlık sağlamayı ifade eden kurban, hemen hemen tüm dinlerde kendine geniş yer bulmuştur. Kurban ibadetinin kökenlerine baktığımızda, bu ibadetin Allah’a yakınlaşmanın ve O'na sunulan en değerli şeylerin bir simgesi olduğunu görüyoruz.
KURBAN BELLİ VAKİTLERDE BELİRLİ HAYVANLARIN ALLAH'A YAKINLAŞMA AMACIYLA KESİLMESİDİR
Kurban ibadeti, belirli vakitlerde, belirli türden hayvanları Allah’a yakınlaşma amacıyla kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kur’an-ı Kerim'de, Allah’a sunulan şeylerin en değerli ve en sevilenlerden olması gerektiği birçok ayette vurgulanır. Bu bağlamda, Âdem’in iki oğlunun hikayesi dikkat çekicidir: "Her biri birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. -Kurbanı kabul edilmeyen-, ‘Seni öldüreceğim’ demişti. O da, ‘Allah sadece müttaki olanlardan kabul eder' dedi" (el-Mâide 5/27-31). Bu hikaye, kurbanın kabul edilmesi için samimiyet ve takvanın önemini açıkça ortaya koyar.
Benzer şekilde, İmrân’ın karısının adak hikayesi de kurbanın içtenliği ve samimiyeti üzerine düşündürür:
“Rabbim! Karnımdakini kayıtsız şartsız sana adadım, benden kabul buyur” (Âl-i İmrân Suresi 35). Burada, adamanın ve kurbanın, Allah’a olan bağlılığın ve teslimiyetin bir ifadesi olduğunu görüyoruz. İmrân'ın karısının bu duası, onun karnındaki çocuğun Meryem olduğunu ve Allah'a adandığını ortaya koyar. Hz. Meryem'in annesi olan İmrân Hz. İsa’nın büyükannesi olarak da tanınır. Bu bağlantı, kurbanın ve adanmışlığın ne denli derin ve kutsal olduğunu bir kez daha gözler önüne serer.
Merhum Dr. Ali Şeriati, kurbanın gerçek anlamını şu sözleriyle açıklar: "Eğer Allah'a yakın olmak istiyorsan, kendi İsmail'ini bulacak, onun yerine kurban keseceksin. Yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır." Bu sözler, kurbanın sembolik ve manevi değerini derinlemesine düşünmemiz gerektiğini hatırlatır. Şeriati’nin bir diğer sözü de oldukça anlamlıdır: “Dün komşumuz açlıktan öldü cenazesinde kurban kestiler.” Bu ifade, kurbanın özünün, sadece bir ritüel değil, derin bir manevi yolculuk olduğunu vurgular.
Kurban ibadetinin, Allah’a yakınlaşmanın ötesinde, toplumda dayanışma ve yardımlaşmayı da teşvik ettiğini unutmamalıyız. Kurban bayramlarında kesilen hayvanların etleri, ihtiyaç sahiplerine dağıtılır, bu da toplumsal bağları güçlendirir ve yardımlaşma ruhunu pekiştirir. Ancak, Şeriati’nin sözlerinde olduğu gibi, bu ibadetin ruhunu kaybetmeden, gerçekten Allah’a yakınlaşma amacıyla yapılması esastır.
Kurban, sadece bir ritüel değil, derin bir manevi yolculuktur. Allah’a en değerli varlıklarımızdan fedakarlık ederek yaklaşmak, O’na olan bağlılığımızı ve sevgimizi ifade etmenin en güçlü yollarından biridir. Kurban bayramında kesilen hayvanların etleriyle ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, bu ibadetin toplumsal boyutunu da gözler önüne serer.
Bu Kurban Bayramı'nda, kurbanlarımızın anlamını ve değerini derinlemesine düşünerek, Allah’a olan bağlılığımızı ve sevgimizi en samimi şekilde ifade edelim. Kurbanımız mübarek olsun.