Her Şey Beyinde Başlar

Abone Ol

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki bir çok sosyal bilimcinin beynini bir soru kemiriyordu:

Kant, Hegel gibi büyük filozofları, Einstein gibi bilimcileri, Goethe gibi büyük yazarları, Wagner gibi büyük bestecileri çıkarmış bir Alman toplumu, nasıl olur da Hitler gibi bir delinin peşinden gitmişti?

Üstelik 20 milyondan fazla insanın ölmesine neden olduğu halde?

Hitler "mühendis kafalı" olmalarıyla ünlü Almanlara ne yapmıştı?

Onların mantıklarını nasıl "servis dışı" hale getirmişti?

Sorunun özü şuydu:

Mantıklı insanların/toplumların mantıksız davranmaya başlamasına sebep olan neydi?

Uzun süren araştırmalarla cevabın bazı parçaları keşfedildi.

En önemli kavram "R-kompleks" denilen olguydu. (google'da arayınız:) Almanların beyninde "R-Kompleks" denilen beyin bölgesi, baskın hale getirilmişti.

R-kompleks, "sürüngen beyin bölgesi" demektir. Her beyinde bulunur. R kompleksle yönetmek, kitlelerin beynindeki "ilkel içgüdüleri aktive ederek, mantıklı düşünmeyi baskılamak" demektir.

Peki bu tip liderlerin metodu neydi? Sosyal psikoloji araştırmalarına göre, bir insanın beyinin R-kompleks seviyesine indirgemenin en iyi yollarından biri onu bir gruba dahil etmekti.

İnsanları "biz ve onlar" diye ayırmaktı. İç bağları sıkı bir grup içindeki kişi "akıl ihalesi" yoluyla mantığını kullanmaktan vazgeçebiliyordu.

Bu amaçla kullanılan ikinci yol, kitleleri "korku kültüründe" yaşatmaktı.

Aynı şekilde "dış düşmanlar" göstererek korkuya dayalı politik propaganda yapılarak da kitleler R-kompleks seviyesine indirilebiliyor.

Bu siyasi stratejide 3-D çok önemlidir: Düşman göster, Dayanışma duygusunu kışkırt, Düşündürme! Sürekli çatışma çıkar ki, taraftarların düşünemesinler!

İnsanların mantığına değil içgüdülerine hitap et!

Peki kitleler bu tip "R kompleksli" liderlerde ne buluyorlar?

En önemli açıklamalardan biri özdeşlik kurma psikolojisiydi.

Kendi hayatında yenik, ezik, kompleksli kişiler, bu tür gücü ve otoriteyi temsil eden liderler üzerinden, kendilerini ezen kocalarından, patronlarından, üst sınıftan kendilerince intikam alıyorlardı.

R-komplekse hitap eden liderlerin en büyük sırrı, kendisini bir "intikam aracı" olarak sunmalarıydı.

Onlar hep; Kaybedenlere oynayarak kazanıyorlardı!

Kimliklerini bir düşmana göre konumlandırıyorlardı.

Mesajları şöyleydi: "Ben de senin gibiyim ama senin olmadığın bir yerdeyim, oyunla bana güç ver, nefret ettiğin herkesin canını okuyayım!"

Bu tip liderler kolaylıkla iktidara gelebilirken, gidişlerinde büyük bedel öder ve ödetirler.

Bu tip liderler, toplumlar için bir zekâ testidir.

Mümin Sekman: