Aralık 1918 de doğu Akdeniz’den çıkarma yapan Fransızlar, önce Payas ve hemen ardından Dörtyol ilçelerini işgal etmişlerdi. Peşinden de Osmaniye işgal edilmiş, ancak güney Anadolu’nun Çukurova’nın kadim şehirlerinde ve köylerinde de örgütlenmeler başlamıştı. Toplumdaki kanaat önderleri, güngörmüş akil insanları kendi aralarında kafa yorup örgütlenselerde, bu örgütlenmenin bir disipli içerisinde ve topyekün olması gerekliliği kaçınılmazdı.
MİLLİ KURTULUŞ MÜCADELEMİZDE PEK ÇOK İSİMSİZ KAHRAMANIMIZ VARDIR
Varlığı tarihin derinliklerine dayanan aziz Türk milleti ve 600 yılı aşkın tarih sahnesinde varlık sürdüren koca Osmanlı imparatorluğu “Sevr antlaşması” ile yıkılmış son bin yılda Türk milleti ilk defa devletsiz kalmış, büyük toprak kaybına uğramıştı. Üç kıtada hüküm sürmüş devletler yıkmış, devletler kurmuş şanlı bir ordunun kalan mensupları kayıtsız kalamazlardı. Orduları terhis edilmiş, silahları toplanmış bir devlet nasıl olurda toparlanabilir, direnişe geçebilirdi. Mustafa Kemal paşa’nın 1919 yılının Mayıs ayında Anadoluya çıkması ile fitil ateşlenmiş, kıvılcım Erzurum’da ateşe, Sivas’ta kora dönüşmüştü. 1919 Eylül ayında Sivas’ta adeta yeni bir devletin temelleri atılmış, haber Anadolu’nun Türk yurdunun dört bir yanına hızlı br şekilde yayılmıtı.
Osmanlı Türk devletinin dağıtılan ordusunun şanlı kurmayları ve subayları devleti toparlama milleti direnişe örgütlemeleri için gece gündüz çaba sarf ediyorlar, İstanbul başta olmak üzere her memleketten Mustafa Kemal paşanın yaktığı bağımsızlık ateşinin etrafında toplanıyorlardı. Umut ışığı Sivas’tan yayılıyordu Anadolu’ya.
İşte böyle birzamanda Sizvas’a bir yiğit Türk subayıda gelerek Mustafa Kemal paşanın buyruğuna girdi.
PAŞAM EMRİNİZDEYİM
Kolay olmamıştı İstanbul’dan Anadoluya bir görev için giden Ali Fuat paşa’nın kafilesine dahil olmuş, Anadoluya geçmiş ve kafileden ayrılarak gelmişti Sivas’a. Yüzbaşı idi, Üsküplü idi, askeri liseden sonra İstanbul’da Bu günkü adı Kara Harp okuluna karşılık gelen okuldan mezun olmuş, subay olur olmazda kendini balkan savaşlarının içinde bulmuştu. Savaşın bazı cephelerinde de Mustafa Kemal paşanın emrinde görev yapmıştı. Adını duyar duymaz heyacanlanmış tereddüt etmeden gelmişti Sivas’a.
MUSTAFA KEMAL TARAFINDAN GÖREVLENDİRİLMİŞTİ
Mustafa Kemal tarafından Yukarı Çukurova’ya istihbarat toplamak için görevlendirilmişti. Yerel halkın direnişe hazır olup, olmadığı konusunda istihbarat toplayacaktı. Hemen harekete geçti. Develi ilçesine gelip, ordanda Torosları aşıp Çukurova’ya inecekti. Develi belediye başkanının evine konuk oldu. Adını değiştirmiş, “Hafız Bekir” diye tanıtmıştı. Toplumda Hafızlar hocalar ilgi görürdü. Adana ve Kozan’dan ileri gelen kanaat önderlerinin başkanın evinde toplantı yapacaklarını öğrenince toplantıyı bekledi, konuşulanları dikkatle dinledi. Gördüğü manzara halkın direnişe hazır ancak, disiplinli bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğuna karar verdi. Bir gün sonra ayrıldı Develi ilçesinden, Tomarza üzerinden Gezbel geçidini kullanarak Göksun’a oradanda Çukurova’nın dağların eteklerideki Kesim köyüne geldi. Üzerinde Maraş abası, ayağında Avşar şalvarı, başında keçe külahı vardı. Görünüşü sıradan bir yerli halka benziyordu.
Yaycıoğlu İbrahim ağanın evine konuk oldu. Akşam olduğunda evin büyükçe salonu hınca hınç doluydu. Bütün köylü ve çevre köylerden gelen hatırı sayılır insanlarla doluydu. Maraş savunması başlamış, Arslan bey kendince bir birliktelik sağlamıştı. Hafız Bekir yaşanan bütün olayları takip ediyordu. Hararetli bir tartışma başladı. Odada bulunanlar bir an önce silahlanıp düşmana karşı savaşmaya başlamaya, bazıları hiç kimse katılmazsa tekbaşına silahını kuşanıp vuruşmak istiyordu.
Hafız Bekir köşede oturmuş bütün konuşmaları dikkatle dinliyor, ağlamamak için kendini zor tuyordu. İçinden de;
- Bu milletin vatanı işgal edilemez, bu iş tamam paşam diyordu.
Bir hafta kaldı Kesim köyünde tek tek konuşma fırsatı buldu, komşu mezraları ziyaret etti. Çok sayıda insanla görüştü, onları dinledi. Ev sahibi Yaycıoğlu İbrahim ağadan izin alıp ayrıldı. Sivas’a gidecek raporlarını Mustafa Kemal paşaya sunacaktı. Sivas’ta yaptığı araştırmanın bilgilerini Mustafa Kemal paşaya anlattı.
Yapılan istihbarat çalışmasında elde edilen veriler analiz edilmiş, hiç vakit kaybedilmeden görevlendirme yapılmıştı. Üsküplü Yüzbaşı Osman Nuri bey “Aydınoğlu Osman Tufan” takma adı ile Yukarı Çukurova mıntıka komutanlığına atanmış hemen göreve başlaması emredilmişti. Hafız Bekir takma adı ile bilgi toplayan kişi yüzbaşı Osman Tufan beydi. İlk işi tekrar Kesim köyüne gelerek halkı İbrahim ağanın evinde topladı. Ahali toplanınca ayağa kalkıp;
Arkadaşlar, birkaç gün önce sizlerin arasında bulunup dinledim, şadoldum, mutlu oldum, güvenim arttı, umutlarım perçinlendi. Şimdi huzurunuzda bir Türk subayı, olarak bulunuyorum dediği anda toplantıya katılan çevre köylerin ileri gelenleri önce bir sarsıldılar son hep birlikte ayağa kalkıp Osman beye sarılmak istediler. Göz yaşını tutamıyor ağlıyorlardı. Bu gözyaşı sevinç gözyaşı idi, Osman Nuri bey;
Arkadaşlar kaybedecek vaktimiz yok hemen eli silah tutabilen bütün şahısları belirleyelim.
Vaktimiz ne kadardır Osman bye dedi İbrahim ağa,
Hiç vaktimiz yok, Aslan bey Maraş’ta mücadeleye başladı ona yardım etmemiz gerek, toplanacak herkesi eğitmemiz gerek.
GENÇ VE ORTA YAŞLI GÖNÜLLÜLER KÖYÜN MEYDANIN DA TOPLANMIŞTI
Birgün sonra köyün meydanında 300 kişiye yakın ganç, orta yaşlı daha çocuk denecek yaşta gönüllü toplanmıştı. Askerliğini yeni yapmış Çavuş onbaşı gibi gençleri ayırdı Osman bey hemen talim etmeye başlayın hiç durmak yok dedi. Akşam güneşi batmak üzere talimi denetledi Osman bey. 50 kişilik bir gurubu ayırdı geri kalanları yarın aynı saatte toplanmak üzere dağıttı. Köylülerden topladığı silahlarla yakındaki Nürfet köyünde bulunan karakola gece baskını verdiler. Bütün Fransız askerleri esir aldılar, karakolda ne kadar silah cephane varsa tamamına el koyup Kesim köyüne getirdiler. Talim birkaç gün devam etti 600 kadar eli silah tutabilen çete toplanmıştı. Osman bey 300 kişilik bir birliği Maraş savunmasına Aslan beyin emrine gönderdi, geri kalanlarla çevrede bulunan karakollara baskın verdi, tamamında başarılı oldu. Bu çeteleri örgütledi Haruniye’ye geçip, Kuva-i milliyeyi kurdu ve savunmaya geçti. Tüm bu faaliyetlerinde Kozanoğlu Kemal Doğan bey, Aslan bey, Yörük Selim bey ve Kılıç Ali beyle irtibat halinde çalıştı.
Güney Anadolu milli mücadelesi daha sonra adı Osman Tufan paşa olarak anılacak olan Osman Nuri bey ve onun arkadaşları kahraman Türk subaylarının yerli halkı örgütlemesi ve verdiği mücadele neticesinde başarılı olmuştur. Bu ekip, Kanlıgeçit, Kovanbaşı gibi iki büyük savaşı vererek vatanı kurtaran kahramanlarımızdır.